Yatırımcılar NFT alırken sanat eserini mi, eserin belirli haklarını mı yoksa tüm telif haklarını mı satın alıyor? Yazarımız Avukat Burak Mercan bu meşakkatli konuyu ele alıyor.
Ethereum blokzincirinin 2015 yılında faaliyete girmesiyle akıllı kontrat, token ve non-fungible token (NFT) kavramları da hayatımıza girdi. Bu kavramların her birisi ayrı ayrı gündemler oluşturdu ve tartışmalara konu oldu. NFT’ler başta sanat dünyası olmak üzere devrimsel yapısı ve dijital dünyada ispat edilebilirliği ortaya koyması sayesinde bizlere bambaşka kapılar açtı.
NFT’lerin ilk ve en büyük etkisi sanat dünyasında gerçekleşti. Büyük satış olarak genellikle akla Beeple’ın NFT’si gelirken dünyanın en pahalı NFT’si Pak tarafından ortaya çıkartılan The Merge oldu ve bu NFT 30 bin kişi tarafından satın alındı. Eserin değeri satışın gerçekleştiği tarihte toplam 91,3 milyon dolardı. Peki yatırımcılar bu NFT’leri satın alırken hangi hakları satın aldı? Sanat eserini mi, eserin belirli haklarını mı yoksa tüm telif haklarını mı?
Yukarıdaki soruların cevabını aramadan önce telif hakkı kavramının ne olduğunu anlamamız lazım. Telif hakkı 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda “sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleri” şeklinde tanımlanıyor. Basitleştirmek gerekirse eser, kanunda sayılan eser çeşitlerinden olan, fikri çaba neticesinde ortaya çıkan üründür. Bu fikri ürün yani sanat eseri, oluşturulduğu anda özel bir onay mekanizmasına gerek kalmadan eser sahibine haklar ve yetkiler kazandırır. Maddi ve manevi bu hakların hepsine ise telif hakkı denir. Dünyanın her yerinde eser sahibinin telif hakları korunur ve bunun açık bir sebebi vardır ki o da bilim ve yararlı sanatların ilerlemesini teşvik etmektir. Çünkü hakları korunmayan bir sanatçı, oluşturduğu sanat eserinin maddi ve manevi haklarından faydalanamayacağı için üretim motivasyonu düşer. Bu sebeple dünyanın her yerinde telif hakları hukuk düzenleri tarafından korunur.
Read more