Piyasalar düşüş sezonunun acıları ile yoğrulurken bir yandan gelecek yükseliş sezonlarına katkı sağlayacak çok önemli gelişmeler de oluyor. Örneğin, 238 yıllık geçmişi ile ABD’nin en köklü bankası Bank of New York Mellon (BNY Mellon), salı günü kripto para saklama hizmeti vereceğini duyurdu. BNY Mellon, 8 büyük küresel alanda sistemik olarak önemli ABD bankası arasında bu hizmeti sunan ilk kuruluş oldu. Aynı zamanda dünyanın en büyük saklama merkezi olan banka, müşterilerine ait 46,7 trilyon dolarlık varlık tutuyor.
BNY Mellon’ın bu önemli adımı ABD’li bankalardan şimdiye kadar kripto varlıklar hakkında genelde duyduğumuz, zaman zaman hakarete varan düşmanca açıklamalara ters. Bankaların kripto varlıklara karşı tavrı neden değişiyor?
Öncelikle müşterilerin ilgisi bankaları bu alana itiyor. BNY Mellon Dijital Varlıklar ve Gelişmiş Çözümler Başkanı Michael Demissie, kripto paraların “buzdağının görünen ucu” olduğunu düşünüyor. Demissie’ye göre tokenize edilmiş varlıklar, en az gelişmiş alan olmasına rağmen çok şey vadediyor. Yakın tarihli bir banka araştırması ise kurumsal yatırımcılar arasında kripto varlıklara yatırım yapmak isteyenlerin oranının yüzde 90’ın üzerinde olduğunu ortaya koymuş.
Ancak bana kalırsa bankaların yükselen kripto varlık sevgisinin en önemli nedenlerinden bir tanesi de merkez bankası kripto paraları ya da kısaca CBDC’ler. Modern klasik finans sisteminde paranın yüzde 90’ından fazlasını kredi vererek bankalar üretir. Merkez bankaları da niceliksel genişleme (QE) yöntemi ile para üretir ancak işlemin gerçekleşebilmesi için bankaların aracılığına ihtiyaç vardır.
Bir merkez bankası QE yaparken bankaların elinde bulunan özellikle bono-tahvil olmak üzere çeşitli varlıkları satın alır ve karşılığında kendilerine yoktan var ettiği banka rezervleri yani nakit verir. Böylece merkez bankası para üretmiş olur. Oysa CBDC’ler devreye girdiğinde merkez bankalarının para üretmek için aracı bankalara ihtiyacı kalmayacak!
Merkez bankaları kendi blokzincirleri üzerinde istedikleri an istedikleri kadar CBDC üretip bunu diledikleri programlanabilir şartlarla istedikleri herkese doğrudan dağıtabilecek. Merkez bankaları ürettikleri CBDC’leri herhangi bir banka hesabına bile ihtiyaç olmadan doğrudan şirketlerin, kuruluşların hatta bireylerin blokzincir adreslerine gönderebilecek.
Bankalar kendilerini tamamen devredışı bırakma potansiyeli taşıyan CBDC’lere karşı ses yükseltmeye başladı bile. 16 Haziran’da Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) bankaları temsilen Dijital Euro çıkarılmasının sanıldığı gibi iyi bir şey olmayabileceğine dair görüş bildirdi. JPMorgan Chase (JPM), Goldman Sachs (GS) ve KPMG gibi üyelerin domine ettiği IIF, CBDC’lerin finansal istikrarı tehdit edip etmeyeceğine dair iyi araştırma yapılması gerektiğini vurguladı.
ABD’de de durum aynı. Fed, CBDC’ler hakkında bankaların görüşlerini sordu. Gelen cevaplara göre ABD’li bankalar CBDC’lerin oluşturacağı risklere karşılık yeterince fayda sağlamayacağını ileri sürüyor. Yine ABD’li bankalar da CBDC’lerin finansal istikrarı tehlikeye sokabileceğini düşünüyor. Aslında bunun çevirisi şu: “Finansal istikrarı yönetme gücümüzü elimizden almayın.”
Özetle bir yandan blokzincir teknolojisinin dayattığı personel ve kaynak kullanımını ciddi şekilde azaltacak yeni iş modellerinin baskısı altında olan bankalar, şimdi bir de CBDC’ler ile uğraşmak durumunda. Böylece özellikle genç müşterilerinin talepleri ile bankaların gittikçe daha fazla CBDC düşmanı olup, CBDC’lerin alternatifi kripto varlıkları destekleyen bir tavra girmeleri şahsen beni şaşırtmayacak.