Binance dünyanın en büyük merkezi kripto para borsalarından bir tanesi. Bu borsaya ait çok meşhur blokzincir BSC bugün hacklendi. Bu olay bize çok önemli bir ilkeyi hatırlattı: Dünyanın en zor finansal piyasası olan kripto paralar da “Bu en büyük buna bir şey olmaz” diye bir ön kabul son derece hatalıdır.
Binance dünyanın en büyük merkezi kripto para borsalarından bir tanesi. Bu borsaya ait çok meşhur blokzincir BSC bugün hacklendi. İddialara göre en az 100 milyon dolar değerinde kripto varlık çalındı. Şu anda Binance’in borsa kısmı ile ilgili bir sorun görünmüyor. Binance, BSC tarafında ise çeşitli önlemler alarak zararı minimumda tutmaya çalışıyor. Borsa bol bol para kazandığı için büyük ihtimalle oluşacak kayıpları da rahat bir şekilde karşılayabilecektir.
Ancak bu olay bize çok önemli bir ilkeyi hatırlattı: Dünyanın en zor finansal piyasası olan kripto paralar da “Bu en büyük buna bir şey olmaz” diye bir ön kabul son derece hatalıdır. Bugün BSC değil, Binance’in borsa bölümü de hacklenebilirdi. 2014 Yılında Mt.Gox dünyanın en büyük borsasıydı ama hacker’lara 850 bin Bitcoin kaptırdı.
Bu durum sadece borsalar değil, her bir kripto varlık, coin, stablecoin vb. hepsi için de geçerlidir. Daha birkaç ay önce piyasa değeri olarak en büyük kripto varlıklardan biri olan Luna ve dolara dayalı stablecoini UST bir gecede battı.
Bu durumda bir yatırımcı portföyünü korumak için ne yapabilir? Kullanıcıların çok çok büyük bir kısmı her zaman en güvenli saklama yerini bulmaya çalışıyor. Oysa varlıklarımızın tamamını ya da çok çok büyük bir kısmını tek bir yere toplamak belki de yapılabilecek en büyük hata olacaktır. Hiç bir borsa, kripto varlık ya da soğuk-sıcak cüzdan yüzde 100 güvenli değildir.
Blokzincir verileri dağıtık olarak tutma ilkesine dayanır. En iyi çözümlerden bir tanesi portföyünüzde yer alan varlıkları da dağıtık olarak saklamaktır. Böylece herhangi bir coin, stablecoin, soğuk-sıcak cüzdan ya da borsanın başına bir şey gelirse varlıklarınızın tamamı orada olmadığı için zararınız sınırlı kalır.
Diyelim ki portföyünüzün değeri 100 birim ve 50 birimlik bir kayıp sizin için felaket anlamına geliyor. Ama 10 birimlik bir zarar sizi çok fazla üzmüyor. O halde en az 10 çeşit varlığı 10 farklı saklama noktasında muhafaza etmeniz gerekir. Böylece herhangi bir noktada sorun çıktığında zararınız sizi çok üzmeyecek 10 birim ile sınırlı olacaktır. Ya da diyelim ki piyasa iyi değil ve portföyünüzün çok büyük bir kısmını dolara sabit stablecoinlere çekeceksiniz. Yine tek bir stablecoin yerine farklı farklı sabit kriptovarlıklar tutmak, riskinizi azaltacaktır.
Evet bu yöntem hiç pratik değildir ve son derece zordur. Ancak Luna’da birçok kullanıcı yüzde 20 faizin cazibesine kapılıp parasını çok büyük oranda UST’de tutuyordu. Ve büyük batışların çoğu fonları bu şekilde tek varlıkta tutmaktan kaynaklandı. Blokchainde de verileri dağıtık olarak saklamak ve işlemek aslında merkezi sisteme göre hiç pratik değildir. Ama sonuçta bu zorluğa katlanarak merkeziyetsizliği ve büyük artı değer üretimini elde ediyoruz.
Aslında tüm bu ilkeler klasik finans piyasası için de geçerlidir. Örneğin Türkiye’de TMSF, bankalarda bireysel hesaplarda bulunan mevduatların sadece banka başına 200 bin TL’sine devlet güvencesi veriyor. Ticari hesaplar güvence kapsamında değil. Enflasyon alıp başını gitti ancak güvence verilen limit sadece 150 bin TL’den 200 bin TL’ye yükseltildi. Bu durumda 600 bin TL parası olan fakat bunu tek bir bankada saklayan bir vatandaşımız, Allah korusun herhangi bir olumsuz durumda, parasının sadece 200 bin TL’sini devlet garantisi ile geri alabilecektir. Geri kalan 400 bin TL’si sigorta kapsamında olmayacaktır. Oysa parasını 200’er bin TL’lik üç eşit parçaya bölüp üç farklı bankaya yatırsaydı 600 bin TL’sinin tamamı devlet güvencesinde olacaktı.
Evet sepet mantığı babaanne mantığıdır. Doğru. Ama o kadın görmüş geçirmiş kadın, sözünü dinleyin…